Güney Ege - 3 Fethiye Civarı ve Dalyan

KÜNYE

Tarih : Temmuz 2011
Süre : 4 gün
Rota : Fethiye Civarı ve Dalyan


YOL HİKAYESİ

Cumartesi yoldayız. Fethiye'ye doğru gidiyoruz. Göcek'te kısa bir yemek molası veriyoruz. Düzenli bir yer. Kıyıda yat limanı ve lüks yatlar dikkatimizi çekiyor. Çok oyalanmıyor devam ediyoruz. Fethiye'de Çalış Plajı boyunca yol alıyoruz. Burası pek keyifli görünmüyor. Tercih etmediğimiz için seviniyoruz.

FETHİYE - ÖLÜDENİZ


Sonrasında Hisarönü'ndeyiz. Buradan aşağı inildiğinde Ölüdeniz ile denize ulaşılıyor. Otelimiz Ölüdeniz'e inen yol üstünde. Konumu çok güzel, Ölüdeniz'e hakim. Ama daha resepsiyonda bir amatörlük hissediliyor. En üst kattaki odamız çok sıcak. Gülay olumsuz. Odada çok durmuyoruz. Ölüdeniz'i görmeye gidiyoruz.
Aşağıya indiğimizde sağ tarafımızda milli park girişi var. Parka girmiyor yanındaki yoldan devam ediyoruz. Otelin anlaşmalı beach parkına gideceğiz. Yol dar, park yolun en sonunda. Güzel bir mekan diyoruz, ta ki denize girene kadar. Burası ölüdenizin en uç kesimi. Su durgun, sıcak ve kirli görünüyor. Giriyoruz ama çok duramıyoruz. Çıkıyoruz. Arabaya koşturuyoruz. Milli parkı deneyeceğiz. Deniyoruz. Bütün parkı geziyoruz. Çok kalabalık ve hoşumuza giden bir yer bulamıyoruz. Fotoğraflardaki cennet gerçekte hayal kırıklığı oluyor. Açık denize yöneliyor ve burada Belcekız plajında denize giriyoruz. Burada bile düzgün bir kum bulamıyoruz. Hayretler içindeyiz. Özellikle Gülay çok bozuluyor. Dönüyoruz.

FARALYA - KABAK KOYU


Ölüdenizde umduğumuzu bulamıyoruz. Pazar günü hedef kabak koyu. Ölüdeniz'den sola dönüyoruz. Yaklaşık yarım saat sonra Faralya köyündeyiz. Sakinliği hissediyoruz. Köylüler turizme yönelmiş. Evler pansiyon yapılmış. Biraz derme çatma. Ama güzel bahçeleri ve bahçelerinde taze meyve sebzeleri ile şirinler. Bunların dışında gösterişli evleri görüyoruz. Bunlar da genelde İngilizlerin. Buralarda bayağı çoklar. Köyde kahvaltımızı yapıyoruz.  Kahvaltıdan memnunuz. Ev sahibinden bilgi alıyoruz. Kelebek vadisini soruyoruz. Köyün içinden inildiğini ama yolun çok zor olduğunu söylüyorlar. Denemiyoruz, kabak koyuna devam ediyoruz. Burası da çok uzakta değil. Köyün bir başka mahallesi. Son noktada son durak adında bir mekan var. Parkediyoruz.
Kabak koyu aşağıda. İstenirse araçla indiriyorlar. Kendi arabamızla gitmemizi önermiyorlar. Fiyat yüksek. Yürümeyi tercih ediyoruz. Ağaçların arasındaki patikayı izliyoruz. Bir süre sonra denizi ve koyu görüyoruz. Çok uzaktayız, daha çok yolumuz var ama manzara ve içinde yürüdüğümüz ortam güzel. Bayağı yürüyoruz. Pansiyonlar, çadırlarla karşılaşıyoruz, yaklaşıyoruz. Pansiyon ve camping alanları doğanın içinde kaybolmuş, her şey basit ve sade. Nihayetinde koya ulaşıyoruz. Burada insan yapımı hiç bir şey yok deniyordu ama üç- beş tane tente gerilmiş. Onlardan bir tanesinin altına yerleşiyoruz. Sakin sayılır. Çiçek çoçuklarına özenen ama özentiden öteye pek geçmedikleri anlaşılan (ortamdaki konuşmalardan bu sonucu çıkardık) zengin ailelerin macera arayan çocukları olarak tanımlayabileceğim tipler var. Burada da ince, altın kumları bulamıyoruz. Deniz ise dalgalı. Dalgalarla boğuşuyoruz, kitap okuyoruz. Gülay sıkıldığında yukarı dönen aracı da kaçırmamak için dönüyoruz. Kumsalın hemen bitiminde gelirken görmediğimiz bir tesis ile karşılaşıyoruz. Burası lüks görünüyor, bungolow evler ve diğer yapılar düzenli  ve geniş bir alanı kaplıyor. Diğer pansiyonların teknolojiden kaçış ortamına uyum sağlayamayanlara hitap ediyor ama buranın ruhuna pek uymuyor. Biz kamyonetten bozma araca biniyoruz ve döne döne tozlu bir yolda tırmanıyoruz. Yukarı çıktığımızda biraz yorgunuz ve açız.
Dönüşte yol üzerindeki bir yerde yemek molası veriyoruz, Muhtarın yeri. Temiz ve hoş bir yer. Çardakların altında oturuyoruz. Menemen ve çay çok iyi geliyor. Uzanma pozizyonunda geçtik. Çok huzurlu bir yer. Köyün sakinlerinden bir amca yaklaşıyor. Bayağı bir sohbet ediyoruz. Çaylar gelmeye devam ediyor. İyice pelteleştik. Küçük bir sarman da üzerimizde dolayışıyor. Burası çok iyi geldi. Akşam olmadan dönmeliyiz. Kalkıyoruz, amcayı da gideceği yere bırakarak devam ediyoruz. Faralya'dan çıkışta son bir kez durup Kelebek vadisine yukarıdan kayalıklardan bakıyoruz. Ürpertici bir yükseklik ve aşağıda vadi saklı ulaşılmaz bir görüntü veriyor.
Akşama oteldeyiz.  Odamızı aşağı katlara taşıdık. Burası serin, daha büyük, balkonu da var. Böylesi daha iyi.

kabak koyu-1

kabak koyu-2

kelebek vadisi

DALYAN - İZTUZU


Pazartesi İztuzu turuna katılıyoruz. Biraz uzun bir yolculuktan sonra Köyceğiz gölü kenarına geliyoruz. Teknelerle devam ediliyor. Geldiğimiz yerde bir saat kadar kalıyoruz. Çamur dolu bir havuz var. Pek çekici değil, çamurun gerçekten gölden alındığı ve şifalı olduğu da şaibeli. Ama buraya kadar gelmişken giriyor çamurlanıyoruz. Teknelerle geri bizi aldıkları yere geri dönüyoruz.
Öğle yemeği buradaki lokantada yeniyor ve teknelerle İztuzu'na doğru yola çıkıyoruz. Dalyan sazlıkları arasında yavaşça kıvrıla kıvrıla yol alıyoruz. Yol üzerinde kaya mezarları da var. Yaklaşıyoruz, yakından izliyoruz. Devam ediyoruz. İztuzu kumsallarına çıkmadan önce tekne küçük bir mola veriyor. Sabırla yengeç yemlerini yemek üzere yüzeye çıkacak caretta caretta'ları bekliyoruz. Bir kaç kez gösteriyorlar kendilerini, devasalar. Bu kadar insan seviniyoruz. Nihayetinde kumsala ayak basıyoruz. Uzun bir yolun sonunda gördüğümüz güzellik değdi hissini veriyor. Upuzun, hiç bir yapı yok ve kum işte bu. Denizin yine dalgalı saatine denk geldik ama deniz ve kuma doyamıyoruz. Bir saatimiz var ve o da hemen geçiyor. Bu kadar yolu geri dönme vakti. Dönüşte mavi yengeç isteyenler için pişirilimiş hazır. Yok kalsın , biz yemeyeceğiz. Tekneden tekrar otobüse geçiliyor. Yol üzerinde de bir mola daha veriyoruz. Hediyelik eşya satan bir mekan, arkasında da mini bir kümes hayvanat bahçesi var. Deve kuşlarına ilk defa bu kadar yaklaşıyorum. Leylekler kalmış bir de aklımda. Mola sonrasında otobüste yorgunluk uykuya dönüşüyor. Otele geldiğimizde açıyoruz gözümüzü.
iztuzu

FETHİYE - KAYAKÖY


Salı günü Kayaköy hedefimiz. Yol Hisarönünden çok tutmuyor. Hayalet şehir karşımızda. Umduğumdan çok daha büyük. Gezmeye başlamadan önce yol kenarındaki gözlemecilerden birinde gözleme ayran ile enerji topluyoruz. Çay ile gücümüze güç katıyoruz. Sonrasında taş yollardan köyü keşfe başlıyoruz. Biraz yukarı çıktığımızda bir kilise ve bahçesini görüyoruz. Burası köyün merkezi sanırım. Yamaçlarda bir sürü ev var. Sokaklardan birine dalıyoruz. Evlere giriyoruz. Hemen hemen hepsi benzer bir yapıya sahip. İki katlı evlerde dış duvarlar sağlam ve ayakta. İçleri ise çökmüş ama odalar belli. Gelişmiş bir yerleşimmiş. Bir zamanlar güzel günler yaşandığını düşündüren bir düzen var.  Ben bayağı etkilendim. Her eve bakmak ve geçmişi hayal etmek heyecanıyla doluyum. Köy içine çekiyor beni. Gülay yoruldu, durduruyor beni. Geri dönüyoruz. Dönüşte dayanamıyor iyi durumda görünen bir eve daha gidiyoruz. Girişe doğru hemen sağ yamaçtaki ev sanırım onarılmış. Çatısı var, iki kat ve odalar da belirgin. Bayağı vakit geçiyor ve yine gözlemecideyiz. Burayı işletenler yerel halktan bir amca ve teyze. Göçmen oldukları belli. Bir çay daha ikram ediyorlar. Selanikten geldiklerini anlatıyorlar. Biraz sohbet edip yola çıkıyoruz. Geri dönmeden önce yolun bizi götürdüğü noktaya kadar gideceğiz. Ağaçların arasında doğa gittikçe güzelleşiyor. En sonunda nefis bir manzara görünüyor, Gemiler Koyu. Koya iniyoruz. Bir mesire alanında yol son buluyor. Giriş ücretli, bakıp çıkarsak bedava. Şöyle bir bakıp, karşımızdaki denize ve adaya doğru bir sigara içiyoruz. Plaj çakıl, çok büyük değil. Tekneler karşıya adaya götürüyorlar. başka bir zaman deyip geri dönüyoruz. Akşama oteldeyiz.
kayaköy-1

gemiler koyu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder