En Batı Amerika - 2 Los Angeles

KÜNYE

Tarih : Nisan 2011
Süre : 3 gün
Rota : Los Angeles


YOL HİKAYESİ

LOS ANGELES


Cuma günü kahvaltıdan sonra yine yollardayız. Hedef Los Angeles. Vegas'ın çıkışında ucuz olduğu söylenen outlet mağazasına uğruyoruz. Ucuz giysiler var. Biraz alışveriş yapıyoruz ama zaman az. Birşeyler yiyerek çıkıyoruz. Yine taşlık kayalık bir arazi üzerinde otobandayız. Karşı yönden gelen araç kalabalığı hafta sonu için Vegas'a akıyor. Akşam oluyor, daha çok yolumuz var. Aslında biraz da yanlış giderek yolumuzu uzatıyoruz. Bizi San Diego'ya götüren otobandan ayrılarak karanlık, dar bir ara yoldan Los Angeles sınırlarına giriyoruz. Los Angeles'da kalacağımız otele ulaşmak da bayağı zaman alıyor ama navigasyon hayat kurtarıyor. Şehir içersinde de yollar karanlık ve çok tenha. Otel old town denilen eski şehir merkezinde. Buralar gerçekten de eski. Biraz tedirginiz. En sonunda binaların arasındaki otelimize ulaşıyoruz. Otel biraz izbe, tedirginlik devam ediyor ama yorgunluğa yenik düşüyoruz.

Şehir Turu

Cumartesi günü programımız yoğun. Gece otelin resepsiyonundan ayarladığımız tur için sabah Hollywood bulvarına gidiyoruz. Rehberimizle buluşup otobüse binip tura başlıyoruz. İlk durağımız çok yakındaki konser alanı hollywood bowl. Çok büyük ve görkemli ortam.
hollywood bowl
Sonrasında bulvara geri dönüyoruz. Walk of Fame üzerinde yürüyoruz, ünlülerin yıldızlarını çiğniyoruz :) Oscar törenlerinin yapıldığı Kodak tiyatrosunu ve hemen yanındaki Chinese tiyatrosunu dışardan geziyoruz. Çin tiyatrosunun önündeki ünlülerin el ve ayak izlerini de inceliyoruz. Rehberimiz sürekli bir şeyler anlatıyor ama ortam çok kalabalık, takip etmekte zorlanıyoruz. Yürüyerek tiyatroların yanındaki iş merkezi benzeri yapıya giriyoruz, uç tarafına gidiyoruz ve ünlü hollywood yazısını buradan görebiliyoruz. Aslında amerikada çok da önem verilmeyen bu yazının amerika dışında çok ünlü olduğunu anlatıyor rehber. Geri dönüyoruz. Bu arada Muhammed Ali'nin yıldızını da görüyoruz. Bu yıldızın farkı yerde değil duvarda olması, hoşuma da gidiyor bu durum.
hollywood bulvarı-1
kodak tiyatrosu
chinese tiyatrosu
Hava iyice ısındı, tekrar otobüse biniyoruz. Bulvarın sonundan sola kıvrılıyoruz, Sunset Strip'teyiz. Yol boyunca cafeler, klüpler sıralanıyor. Her birinin bir hikayesi var. Rehber sürekli anlatıyor, her bir yerin bir ünlüyle ilişkili hikayelerini peş peşe sıralıyor. Brad Pitt'in garsonluk yaptığı mekanı, iron man filmindeki malikhaneyi ve elm sokağını da görüyoruz. Yolun devamında artık evler başlıyor, beverly hills'deyiz. Evler, bahçelerin içinde biblo gibi, bakımlı ve gösterişli. Kimseler yok, her yer çok sakin.

beverly hills
Devamında lüks dükkanların bulunduğu bir ortamda duruyoruz. Burası da lüks yaşamın alışveriş mekanlarını barındıran Rodeo Drive. Yarım saat kadar sokakta geziniyoruz. Dönüş yolumuz geldiğimiz caddenin birkaç cadde aşağısında paralel bir cadde. Öncelikle öğle yemeğini yiyeceğimiz Farmers Market'e geliyoruz, bir pazar yerini andırıyor, satıcılar ve yemek yenebilecek küçük yerler içiçe. Çok kalabalık ve her taraf yiyecek kokuyor. Bişeyler atıştırıp tekrar otobüse dönüyoruz. CBS Television,Paramount Studios, La Brea Tar Pits gibi müze ve yapıları seyrederek şehrin lüks yakasından diğer yakasına geçiyoruz. Old Town içersinde Olvera Street'deyiz. Burada şehrin ilk kuruluşundan kalma birkaç yapı var ve şehrin ispanyol kökenlerini görebiliyorsunuz. Gerçi mevcut durumda da güney amerikalılar çok yoğun ve ispanyolca neredeyse ana dil olarak konuşuluyor. Yarım saat kadar da buradaki parkı ve küçük otantik sokağı geziyoruz. Sıcak dayanılmaz halde. Otobüste biraz serinliyoruz ve son olarak şehrin modern bölümüne, iş merkezlerinin bulunduğu bölgeye gidiyoruz. LA Lakers'ın salonu Staples Center'in etrafında bir tur atıp gökdelenlerin arasında geziyoruz; Walt Disney Hall konser salonunu görüyoruz. Aslında bu bölge çok da büyük değil. Genel sakin hava burada da var. Bu kısa turun sonrasında Hollywood Street'e geri dönüyoruz. Saat henüz erken. Tur, şehir hakkında genel bilgi verdi bize. Kalan zamanda arabamızla gezmeye devam edeceğiz. Öncelikle Hollywood yazısına gitmek istiyoruz. Tarif alıyoruz ve navigasyonun da yardımıyla yazının bulunduğu tepeye tırmanıyoruz, bayağı yaklaşıyoruz. Bol fotograf çekiyoruz. Bu tepe şehrin uzak ve Silver lake Reservoir'in yakın manzarasına da sahip.


Arabayla yolun bizi götürdüğü yere devam ediyoruz. Ağaçların arasında müthiş lüks malikaneler ihtişamlı ama yine ortalıkta yaşam belirtisi ve insan yok. Otobana çıktığımızda Universal Studios'a çok yakınız. Bilet almak için gidiyoruz, park yerini ve bilet alacağımız yeri bulmak zor oluyor ama başarıyoruz. Gün halen bitmedi, Beveryly Hills'e tekrar gidiyoruz. Bu sefer arabadan inip sokaklarda dolaşıp, bu birbirinden güzel evleri yakından inceliyoruz. Akşama doğru aklımızda son bir yer daha var, Griffith parkına ve gözlemevine gitmek. Buradan da şehrin ayaklarınızın altında olduğu ve güzel bir de yemek yeme şansınızın bulunduğu söyleniyor. Yine navigasyona kuvvet dolaşıyoruz LA'de. Bu sefer olmuyor, bulamıyoruz. Gece karanlığı, yorgunluk ve Gülay otele dönmemiz için beni ikna ediyor ve dönüyoruz.

Universal Studios

Pazar günü bütün günü Universal Studios'a ayırıyoruz. Saat 10 gibi oradayız. İlk olarak stüdyo turuna katılıyoruz, tren vagonu şeklinde gezi arabalarından birindeyiz ve gezimize başlıyoruz. Stüdyo binalarının arasından geçiyoruz. Sonrasında dış mekanlarda dolaşıyoruz. Seyrettiğimiz filmlerin çekildiği gerçeklerinin kopyaları ortamlardayız. Bir batı kasabası dekorunun ortasında durduğumuzda ise önce yağmur yağdırılıyor, sonrasında ise sular seller üzerimize geliyor ve gezi arabasına çarparak bizi film heyecanının içine katıyor. Aynı heyecanı girdiğimiz metro istasyonunda yaşanan patlamalar, üzerimize kayan tanker ve su baskınıyla tekrar yaşıyoruz. Diğer bir tünelde karanlıkta böcek istilasını yaşıyoruz. Heyecanın doruk noktasına ise king kong tünelinde üç boyutlu olarak aracımıza saldıran goriller ile yaşıyoruz, çok gerçekçi. Uzun bir gezi boyunca filmlerden tanıdık bir sürü ortam, araç gereci görüyoruz, gerçekten daha başlangıçta iyi ki gelmişiz dedirtiyor. Turu umutsuz ev kadınlarının seti, deniz sahnelerinin çekildiği yapay göl, uçak kazası ortamı ile tamamlıyoruz.

İkinci durağımız jurassic park. Uzun bir kuyruk var. Sonunda botumuza biniyoruz ve jurassic parkı aratmayacak bir ortamda ilerliyoruz. Sakin başlayan yolculuk ufak bir şelaleden dökülmemizle adrenalinin dozu yükselerek bitiyor.


Mumya ile devam ediyoruz. Yine bir araçtayız. Yine önce yavaştan başlıyoruz, sonra giderek hızlanıyoruz ve zifiri karanlıkta aniden duruyoruz. Son sürat geri gidiyoruz. Çıktığımızda sersemlemiş durumdayız. Biraz tempoyu düşürmemiz gerekiyor. Film hilelerini izlediğimiz bir özel efektler şovuna katılıyoruz. Yemek molası sonrasında terminatördeyiz. 3 boyutun nasıl bir şey olduğunu anlıyoruz, nerdeyse filmin içersindeyiz. Üç boyutun ötesine geçip shrek'i izliyoruz. Hızımızı alamayıp Simpson Ride'da bir kabinin içersinde boyutlar arasındaki yolculuğumuza devam ediyoruz. Son olarak Waterworld şovundayız. Gerçek bir aksiyon filmini yaşıyoruz ve eğleniyoruz.

Akşam oluyor ve nasıl olduğunu anlamıyoruz. Bir gün bu kadar dolu geçebilirdi. Keyifli bir şekilde otelimize geri dönüyoruz. Los Angelas'a ayırdığımız iki gün bitiyor.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder