Çiftlik

Atatürk'ün talimatlarıyla, tarımın gelişmesine örneklik ve önderlik yapmak amacıyla Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde  çiftlikler kurulmuş. Bunların akibetleri iyi olmamış; kimin eline, nasıl geçtiği ve şu anda hangi amaçla kullanıldığı belli değil.

Sayısı 15 olan çiftliklerden başlıcaları, Ankara'da Atatürk Orman Çiftliği, Yalova’da Baltacı Çiftliği, Hatay Dörtyol'da Karabasamak(Yeniyurt) Çiftliği, Tarsus’ta Piloğlu Çiftliği, Silifke’de Tekir ve Şövalye çiftlikleri olarak sayılabilir.

Bunların içinde günümüze kadar gelebilmiş tek çiftlik olan AOÇ'nin durumu ve geleceği de iyi görünmüyor. Burada kısaca hikayesini anlatmaya ve durumu sorgulamaya niyetlendik.

Benzer hikayelerle değeri bilinmeyen ve kaybedilen bir çok tarihi ve doğal güzelliklerimize ve yaşanmaz hale getirdiğimiz, çirkinleştirdiğimiz şehirlerimize farklı bir bakış açısı ve bilinçle sahip çıkma dileğiyle.


Ana hatlarıyla vermeye çalışacağımız tarihi süreci ve talan durumunu detaylı öğrenebileceğiniz güzel çalışmalar var. Bunlardan benim ulaşbildiklerimi de son bölümde listedim.

KISA TARİH 



Çiftlik için 1925 yılında, büyük ölçüde bataklık ve sazlık ile kaplı olan bir alan Atatürk tarafından özellikle seçilmiş.

İhtiyaç duyulan parasal kaynak, Millî Mücadele devam ederken Hindistan'dan yardım amacıyla gönderilen yaklaşık 500-600 bin liradan kullanılmış.  Satın alınan arazi için 100-120 bin lira ödenmiş.

İlk aşamada 20 bin dönüm arazi satın alınmış. Sonrasında Balgat, Etimesgut, Çakırlar, Macun, Güvercinlik, Tahar ve Yağmurbaba, gibi çevreden birkaç tarla daha alınarak yaklaşık 55 bin dönüm­lük bir arazi üzerinde "Gazi Orman Çiftliği" oluşturulmuş.

Yaklaşık iki yıllık yorucu çalışmanın sonunda başarıya ulaşılmış. Binlerce ağaç yetiştirilmiş.

Sonrasında yapılan çalışmalarla farklı yapılar ilave edilmiş.

Atatürk, 1937 yılında aslına uygun işletilmesi şartıyla çiftlikleri devlete devretmiş.

Çiftliğin yönetilmesi için 13 Ocak 1938’de yürürlüğe giren kanunla “Devlet Ziraat İşletmeleri Kurumu” kurulmuş. Çiftlik içindeki bira fabrikası bu dönemde Tekel Müdürlüğü’ne devredilmiş.

Çiftlikler 1 Nisan 1950’de yürürlüğe giren 5659 sayılı kanun ile Zirai Kombinalar ile birleştirilerek kısa adı DÜÇ olan "Devlet Üretme Çiftlikleri" adı altında toplanmış. DÜÇ'ler özellikle 1960 ile 1970 yılları arasında çok önemli işler başarmış, Türkiye'deki tarımın ve hayvancılığın bilimsel olarak yapılmasında da büyük rol oynamış.

Devlet Üretme Çiftlikleri 12 Eylül darbesiyle birlikte feshedilmiş ve yerine TİGEM kurulmuş. İlk başlarda TİGEM himayesi altındaki çiftlikler faaliyetlerini sürdürmüş, daha sonra da kendi haline bırakılmış. Bazı çiftlikler özelleştirme adı altında satılmış, bazılarının da faaliyetleri durdurulmuş.

Atatürk Orman Çiftliği 1992’de 1. Derecede Sit alanı olarak tescil edilmiş.

Çiftlik içinde “Gazi Tesisleri” olarak bilinen 46 hektarlık alan, 2011 yılında 3. derecede doğal SİT alanı olarak yeniden düzenlenmiş.

YAPILAR

Çeşitli dönemlerde farklı yapılarla çiftlik donatılmaya çalışılmış. Özellikle Atatürk döneminde yapılan bu çalışmalardan öne çıkanlara dair biraz bilgi aktarmaya çalışacağım.



Kuruluş amaçları doğrultusunda, Çiftlikte ilk aşamada ziraat ve hayvancılık organize edilir. Bunun uzantısı olarak endüstriyel tesisler oluşturulur. Meyveden sebzeye, çiçekçilikten park-bahçe düzenlemelerine; meralardan ormana; küçükbaş hayvancılıktan mandıralara; bira fabrikasından malta, buz, soda, deri fabrikasına, ziraat aletleri ve demir fabrikasına, yoğurt imalathanesine kadar tarım ve hayvancılıkla ilgili her konuda üretim, değerlendirme ve pazarlama ünitelerinin olduğu görülür.

Çiftlik’te aynı zamanda sosyal yaşama öncülük etmek için lokanta, gazino, park ve havuz gibi işletmeler açılır. Halkın eğlencesi için bir lunapark kurulur, parasız olarak gezilen bir hayvanat bahçesi ile bir müze oluşturulur. Çalışanlar ile civar köylülerin çocuklarının okumaları için çiftlikte bir de yatılı okul kurulur ve poliklinik açılır.

Yapımına başlandığı 1925'ten 1930'a kadar geçen sürecin çok planlı bir tarzda yürüdüğü söylenemez. 1930'dan sonra ise, özellikle de Alman kent plancısı Herman Jansen'in sürece dahil olmasıyla, çiftlik daha planlı bir gelişim seyri izlemeye başlar. Jansen'le birlikte çalışan Ernst Egli'nin de Atatürk Orman Çiftliği'nin mimari dokusunun oluşmasında önemli katkıları olur. Yerleşke içerisindeki önemli binalar Egli'nin imzasını taşır. 

İlk Çalışmalar


Kurulan birkaç çadırda başlayan ilk çalışmaların hemen ardından başlıca gereksinimleri karşılayacak az sayıdaki binanın 1925-26 yılları arasında hızla tamamlandığı bilinmektedir.

1932
Ankara İstasyonu’ndan başlayarak Çimento Fabrikası’na kadar, kentin batısına doğru 8 km uzanan ilk Çiftlik arazisinin merkezi belirlendikten sonra Alman Philip Holzmann Şirketi ile anlaşılarak yapıların inşasına başlanır (1). Yerleşkenin ve yapılaşmanın ana omurgasını, Gazi Tren İstasyonu’nun kesintiye uğrattığı, kuzey-güney ekseninde gelişen planlama oluşturur. İlk yapılar, giderek yükselen bu eksenin iki yanında konumlanarak kuzey-güney ve doğu-batı doğrultusunda gelişen/genişleyen yerleşkeyi tanımlar (2).

Bir kısmı günümüze ulaşmayan bu ilk binalar, Kuleli Köşk, Yönetim Binası, Müdür ve Memur Lojmanları, Çamaşırhane ve Ütühane, Makinist Konutları, Ziraat Alet ve Makineleri Hangarı, Tamir Atölyesi, yüz ineklik ahır, üç sürülük üç ağıl, Süthane, Tohum Ambarı, Elektrik, Su ve Santrüfüj Tulumba Tesisleri, bir tonluk Marmara Su Deposu, Fidanlık Binası ve Etimesgut Şube binalarıdır ().
Genellikle tek katlı olan yapılar ve konumları, yerleşkenin başlangıçta kapsamlı bir planlama yapılmaksızın ard arda sıralanan binalardan oluştuğunu ortaya koymaktadır.

1926 tarihli Kuleli Köşk ilk yıllarda yerleşke merkezini belirleyen konumda. Sonrasında yıkılan köşkün bulunduğu yerin yakınına günümüzde Atatürk’ün Selanik’te doğduğu evi taklit eden bir Atatürk Müzesi yapılmış.

kuleli köşk -1927

kuleli köşk -1927

Çiftliği gezip görmeye gelen halk için "Gazi İstasyonu" tren istasyonu 1 Şubat 1926'da hizmete açılmış.

gazi tren istasyonu

gazi tren istasyonu - günümüz

Marmara Köşkü, Ernst Egli'nin 1928’de tamamladığı yapıdır.

marmara köşkü

Köşkün yapımının akabinde önüne Marmara havuzu (62m-22m boyutlarında marmara denizi şeklinde), sonrasında da bu havuzun kenarına küçük İzmir Köşkü yapılmıştır.

marmara köşkü ve havuzu


izmir köşkü
marmara ve izmir köşkleri
Mevcut durumda devlet mezarlığı yolunun karşı tarafında gizli tabelasız yollardan içeri girlidiğinde bulunabilen havuz MİT'in sınırları dahilinde olduğundan gezilemez.

Karadeniz havuzu, 1931 yılında Atatürk tarafından yaptırılmıştır. Ana eksenin doğusundadır. En uzun yeri 92m,  en kısa bölümü 45m.  ve Karadeniz şeklindedir. Oldukça yeni olan, sağlık, gençlik, spor idealleri ile örtüşür biçimde, yüzme ve su sporlarına uygun olarak tasarlanmış ve bu amaçla kullanılmıştır.
Günümüzde devlet mezarlığı inşaatı kapsamında restore edilmiştir. Devlet mezarlığı'nın yanındadır, halka açıktır, etrafında çay bahçesi vardır.

karadeniz havuzu
1933 yılında çiftlikte kurt, tilki, çakal, ayı, domuz, süne, kımıl gibi tarıma ve insana zarar veren hayvanların teşhiri amacıyla bir hayvanat bahçesi kurulmuş. Bu minyatür hayvanat bahçesinin çok ilgi çekmesi üzerine Necdet Pençe’nin projesini çizdiği modern bir hayvanat bahçesi oluşturulmuş ve günümüzde halen hizmete devam eden hayvanat bahçesi 1940 yılında hizmete girmiş.[2]

Planlı Dönem


Ernst Egli 1934 yılında Çiftlik planını hazırlayarak Cumhurbaşkanlığı’na sunmuştur. 1936’da Jansen ile birlikte yaptığı planlama çalışması ve 1936-1937 yılları arasında hazırladığı  yapılar Bira Fabrikası, Memur ve İşçi Konutları, Hamam, Lokanta ve Ülkü Evi’dir.
Egli, raporunda sunduğu çizimde, kuzey-güney doğrultusundaki eksenin başlangıcını ve bitişini A ve B noktası
olarak belirlemiştir. Ekseni belirleyen cadde, kuzeydeki şehit mezarlığı olarak işaretlenmiş bölümden başlayarak, ziraat ve sanayi için ayrılmış bölümü eğimsiz olarak katetmekte, Gazi Tren İstasyonu ile kesintiye uğramaktadır. Eksen, tren istasyonundan sonra kademeler halinde güneye doğru yükselmekte ve B noktasında en yüksek seviyesine ulaşmaktadır.
Bu bölümde fabrika, barınma, eğitim, dinlenme ve eğlenme mekanları, işlevlerine uygun olarak geometrik bir düzen içinde eksenin iki yanına yerleştirilmiş, birbirini kesen düzenli yollar geometrik kurguyu daha da belirginleştirmiştir.

İşçi konutları Egli’nin vaziyet planında doğu-batı doğrultusundaki sokağın iki yanında konumlanırlar. Sokağın yönetim birimlerine daha yakın olan üst bölümünde tek ailelik dört konut ile bunların ortasında, Atatürk’ün ‘manevi kızı’ Ülkü için yapılan ikiz konut yer alır.
Günümüzde Ülkü Evi dışındaki konutlar değiştirilmiş, içten merdivenli iki katlı yapılara dönüştürülmüş, çatı ve cephe özellikleri ile birlikte özgün kimliklerini yitirmişlerdir.

işçi yerleşkesi (önde hamam)


işçi evleri
ülkü evi
Bira Fabrikası Hamamı, Atatürk Orman Çiftliği yönetim binalarına yakın, ana eksenin belirlediği caddeye doğrudan açılan geniş bir bahçe içinde yer alır. Kuzey-güney doğrultusunda uzanan dikdörtgen kütleli yapı, Türk Hamamı şemasına uygun bir anlayışla, soğukluk (soyunmalık), ılıklık ve sıcaklık olmak üzere yanyana sıralanan üç bölümden oluşur

hamam

hamam - günümüz

hamam içi - günümüz

1934 yılında Atatürk Orman Çiftliği’nde yeni bir Bira fabrikası kurulur. Bu ilk fabrika, demiryolunun hemen güneyinde, bugünkü bira fabrikasının bulunduğu alana yapılır. Günümüzde özgün hali ile korunmaya
çalışılan Atatürk’ün çalışma odası da bu ilk binadadır.

1937’de Egli’nin tasarımı olan yeni Fabrika  işlevsel gerekçelerle eski fabrika ile aynı yerde yapılmıştır. Mevcut bina yıkılmamış, fazla kapsamlı olmamakla birlikte, planında ve arka cephesinde bazı değişiklikler ve onarımlar yapılarak yeni binanın doğudaki kütlesine bir köprü ile bağlanmıştır.

bira fabrikası
bira fabrikası
1936 yılında Hermann Jansen’in Atatürk Orman Çiftliği tasarımında da Bira Fabrikası’na yakın bir “Weekend Hotel” bulunmaktadır. Bu otel gerçekleşmemiş ancak, 1953 yılına gelindiğinde, Marmara Köşkü’nün yakınında günümüzde atıl durumda olan, Marmara Oteli’nin tasarımı yapılmıştır.

Son Dönem

Atatürk sonrasında da çiftlikte yeni yapılar yapılmaya devam etti.

Devlet mezarlığı, Ataürk'ün doğduğu ev gibi yapılar ilk akla gelenler.

AOÇ'nin sitesinden alıtılarla da çok bilinmeyen birkaç örnek verebiliriz :
Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğü özkaynakları ile yaptırılan "Gazi Orman Çiftliği Parkı"  Ata'nın vasiyeti doğrultusunda halkımızın hizmetine sunulmuştur.  (Eylül 2011) Kurulan parkta, çocuk oyun alanları, oturma alanları, dişbudak, akçaağaç, meşe, karaçam, sedir gibi ağaçlar yer alıyor. Parkta, 500 adet gülün bulunduğu gül bahçesi, havuz, mevsim çiçeklerinden yapılan peyzajlar da bulunuyor.

Önceki yıllarda Şarap Fabrikası olarak kullanılan bina, fabrikanın modernize edilmesinin sonrasında aslına uygun olarak restore edilerek müze ve sergi salonu haline getirilmiş, Atatürk Orman Çiftliği'nin kuruluşunun 85. yılında, 6 Mayıs 2010 tarihinde hizmete açılmıştır.

Son dönemde ise başbakanlık inşaatının çiftiğin göbeğinde devam ettiğini, abd büyükelçiliği için yine çiftliğe ait arazinin isminin geçtiğini ve artık sona doğru gidildiğini görüyoruz.

SONA DOĞRU




Atatürk Orman Çiftliği’nin 1937 yılında yaklaşık 55 bin 539 dekar olan arazileri 2011 yılı sonu itibarıyla 33 bin 256 dekara gerilemiş durumda.
2008 yılı rakamlarına göre yasadışı işgallerin toplamı sadece 970 dekardır. Geri kalan yaklaşık 21.500 dekar arazi yasal yollardan AOÇ’nin elinden çıkmıştır.

1937 yılından 2011 yılı sonuna kadar satış ya da devir yoluyla arazi,  çeşitli fabrikalara, kömür depolarına, trafolara, spor tesislerine, konut kooperatiflerine, hal yeri yapımına, üniversitelere, Ankaray depolama tesislerine, Ankara Şehirlerarası Otobüs Terminali'ne, Ordu Evi'ne, turistik tesislere verilerek amaçları dışında kullanılmıştır.
Bunları isim olarak ifade edersek :
Tekel, Milli Savunma Bakanlığı, Türkiye Zirai Donatım Kurumu, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, TRT, Sümerbank, Hazine, Devlet Demir Yolları, Orman Genel Müdürlüğü, Karayolları Genel Müdürlüğü, Ankara Belediyesi, Etibank, Makine ve Kimya Endüstrisi, Toprak Mahsulleri Ofisi, Ankara EGO, Maden Tetkik Arama, Bayındırlık Bakanlığı, Gazi Üniversitesi, Kauçuk Sanayi, çeşitli kooperatifler, özel kişiler, yöredeki çiftçiler.

Çiftlik Müdürlüğünce, AOÇ alanının yüzde 42’si olan 13700 dekarının orman, ağaçlandırılan alan ve parklardan oluştuğu, 20.812 dekarında ise tarla tarımı yapıldığı belirtilmektedir (AOÇ, 2008). Bugün için Çiftlik, sadece küçük bir kısmında piknik ve gezi alanı, hayvanat bahçesi ve Merkez Lokantası çevresindeki satış birimleri ile rekreasyonel kullanım bulmaktadır.

A.O.Ç. bünyesinde 1. derece Sit alanı olan Orman Genel Müdürlüğü Gazi Tesisleri 3. derece sit alanına dönüştürülüp yıkılmasıyla başlayan süreçte Başbakanlık Kampüsü Gazi Tesisleri yerine inşaa edilmeye başlandı.

Bu sürecin beraberinde alınan haberlere göre Marmara Oteli'nin inşaatının yıkılması, Yeni Çiftlik Bulvarı'nın açılması  gibi çalışmalar yapılırken. Kampüs'e birkaç yüz metre uzakta bulunan Atatürk'ün Çiftlikteki Evi olan Marmara Köşkü'nün Yeni Başbakanlık Konutu olması kuvvetle muhtemel. 
başbakanlık inşaatı (solda marmara köşkü görülüyor)

BENCE

Sonuç olarak kendi açımızdan mevcut durumu ve geleceğe dair temennilerimizi özetleyerek bitirelim.

AOÇ şehrin içersinde büyük bir alan kaplıyor. Bu pek çok kent için sözkonusu olmayan bir şans ve önemli bir potansiyel oluşturuyor. Şu gün itibariyle görünen ise bu şansın çok iyi kullanılamadığı, hatta çok kötü kullanıldığıdır.

Geçen zaman içersinde şehrin büyümesiyle ve şartların değişmesiyle AOÇ'nin de küçülmesi ve işlevlerinin değişmesi kaçınılmaz. Ama gelinen durumda araziler iştah kabartmış ve plansız bir şekilde kullanılmıştır. Kalan alanlar parçalanmış ve büyük oranda bakımsız kalmış.

Bunun böyle olmasında birçok sebep uzun uzun tartışılabilir. Bence en önemli etkenlerden birisini genel olarak şehircilik anlayışımızdaki çarpıklıkları da oluşturan plansız, partik ve kolaycı bakış açılarıyla rant baskısına karşı durulamayışı oluşturuyor. Dolayısıyla çiftlik arazisi boş, işlevsiz bir arazi olarak görülmüş ve talan edilmiş.

Keşke olsaysı dediğimiz ise bilinçli ve katılımcı bir planlamayla bu alanın işlev kazanması yolunda adımlar atılmış olması. Bunun tarihi ve yeşil dokunun korunarak yapılarak bu alanın şehre kazandırılabilmiş olması.

Bundan sonrası için de artık zor görünse detemennimiz bu yönde adımlar atılması.

Kaynaklar

Konuyla ilgili araştırma yaparken rastladığım, burada kullandığım ve önerebileceğim birkaç doküman:

ATATÜRK ORMAN ÇİFTLİĞİ’NDE ERNST EGLI’NİN İZLERİ:
PLANLAMA, BİRA FABRİKASI, KONUTLAR ve “GELENEKSEL” BİR HAMAM , Leyla Alpagut

MARMARA KÖŞKÜ: ATATÜRK İÇİN MODERN ÇİFTLİK EVİ , Leyla Alpagut

Kayıp Mekan Atatürk Orman Çiftliği, Eser Atak

Atatürk Orman Çiftliği’nin 79 Yılı ve Çiftliğin Korunmasına Yönelik Politika Arayışları, Eser Atak, S. Zafer Şahin

ATATÜRK ORMAN ÇİFTLİĞİ ARAZİLERİNİN DEĞİSEN KULLANIMLARI, Önder Aydoğan

Sayıştay'ın TARIM İŞLETMELERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (TİGEM) 2011 YILI RAPORU

Atatürk Çiftlikleri ve Bunların Hazineye Devri (sehrinuzerindekieller.org), Yaşar Semiz 

Fotoğraflar da yukarıdaki kaynaklardan alımıştır.

3 yorum:

  1. "Başbakanlık" kampüsü mü, "Başkanlık" kampüsü mü?

    YanıtlaSil
  2. Bu değerli yazı ve bilgiler için teşekkür ediyorum.. Atamızın mirasının böylece yağmalanması hakikaten çok acıdır. Son yıllarda yapılanlar ise bu acıyı kat kat arttırmıştır..

    YanıtlaSil
  3. Güzel bir çalışma olmuş. Teşekkürler

    YanıtlaSil