Rodos

KÜNYE

Tarih : Agustos 2012
Süre : 4 gün
Rota : Rodos

HAZIRLIK

Yolculuk öncesinde ilk olarak kısa Rodos gezisinden maksimum verim almak için planlamamızı yaptık. 1-1,5 gün Rodos şehrine ayırdık. 1 günü Lindos'da, 1 günü de seçeceğimiz bir plajda geçirecektik.

Sonrasında ulaşım için biraz araştırma yaptık. Rodos'a Fethiye ve Marmaris'ten feribot seferleri var. En kısa yol, yaklaşık 1 saat ile Marmaris'ten olanı. Feribot seçenekleri için Yunan şirketlerinin yanında tek alternatif Türk şirketi yeşil marmaris. Şirketlerin fiyatları birbirlerine çok yakın ve gidiş dönüş bilet fiyat olarak daha uygun. Feribot.net sitesini kullanarak biletleri aldık. Ücret olarak gidiş-dönüş, kişi başı 67 euro ödedik.

İkinci olarak booking.com üzerinden otel rezervasyonumuzu yaptırdık. Ağustos ayı yoğun bir zaman olduğu için şehir merkezinin biraz dışında ama fiyat olarak uygun bir otel tercih ettik.

Son olarak da Rodos'da mobilizasyonu çözmemiz gerekiyordu. 2 gün arabaya ihtiyacımız vardı ve internet üzerinden aldığımız fiyatlar biraz yüksekti. Bunun dışında aracı bırakacağımız acentenin yeri ve saatleri de uymuyordu. En sonunda bu konuda otel ile yazışmaya başladık. Bir çok konuda bilgi aldık ve araç kiralama konusunu da biraz pahalı da olsa daha esnek olarak bu şekilde çözdük. Günlük ücret 35 euro oldu. Aracı sabah otelden alacak,sonraki gün akşam yine burada bırakacaktık. 

YOL HİKAYESİ

Önce Ankara'dan Marmaris'e gidiyoruz. İlk etapta burada 3 gün geçiriyoruz. Çarşamba günü Rodos etabı için sabah erkenden Marmaris limanındayız. Feribotun kalkış saati 9. Biz 8 gibi limandayız. Arabamızı buraya parkediyoruz. Günlük park ücreti 8TL. Çok fazla yer de yok, 8:30 gibi araçları başka park yerlerine yönlendiriyorlar.
Aracı bıraktıktan sonra işlemlerimizi yaptırıyoruz, biletlerimiz ve vizemiz kontrol ediliyor. Yurdışı çıkış harç ücretini de burada ödüyoruz. Feribota binmeden son bir kontrol daha yapılıyor ve katamaranda yerimizi alıyoruz. Hareket etmemiz 9:30'u buluyor.

Hızla yol alıyoruz. Bulunduğumuz katamaranın ön tarafında dışarı çıkma imkanı da var. Yolculuğun son kısmında Gülay içeride uyuyor, ben dışarıda yaklaştığımız Rodos'u fotoğraflıyorum. Rodos siületini belirleyen kale, ama içeride yükselen bir minare de bizim izlerimizden ve beni heyecanlandırıyor. Rodos'a ulaştığımızda saat 10:30. İniyoruz, kalabalık ve düzensizlik hakim. Fiziksel ortam da Türkiye'dekinden çok daha geride. Biz Türkler dışındakiler önden alınıyor ve en son biz vize işlemlerimiz yapılarak alınıyoruz.


Limandan otelimize gidiş de biraz zahmetli oldu. Burada olması gereken taksileri biraz bekliyoruz ama gelmeyeceklerine kanaat getirerek diğerleri gibi kendi başımızın çaresine bakıyoruz. Limandan çıkıyoruz, herkes daha işlek olan sağ tarafa doğru yöneliyor, biz sol tarafta şansımızı deniyoruz. Hava sıcak, yol boyunca daha işlek bir yere çıkabilmek için yürüyoruz ve ana caddeye yakın bir taksi çevirebiliyoruz. Otele ulaştığımızda saat 12'yi geçiyor. Gün içinde Rodos şehrini gezmeyi planlamıştık ve biraz dinlenerek hazırlanmaya çalışıyoruz.

RODOS

Eski Şehir:


Otelden aldığımız harita ve tariflerle eski şehre doğru yola çıkıyoruz. 20 dakika kadar yürüyoruz ve eski şehri çevreleyen surlara ulaşıyoruz. Şehrin arka tarafındaki kapıların birinden giriyoruz. Kat kat surların kalınlığı, büyüklüğü hemen etkiliyor, bu şehri nasıl aldığımızı düşünmeye başlıyorum.


Şehrin içindeki dar yollar labirent gibi. Yapılar arasında yüzyıllarca önceki ortamdasınız, çok iyi korunmuş ve yaşayan bir suriçi. Hatta gördüklerimin arasında en iyisi izlenimini hemen veriyor.


Yavaş yavaş, dükkanların arasındayız ve ortam kalabalıklaşıyor. Konum tespiti yapıyoruz, Ippodamou sokağındayız. Sokağın bitimine yakın hoş bir ortam olarak gözümüze çarpan Rustico restaurantta yemek molamızı veriyoruz.


Mola sonrasında Rodos'a gelirken minaresini gördüğümüz Süleyman Camii (26) önümüzde. Kapalı kapılar arkasından seyrediyoruz. Caminin yanında saat kulesi (20) var ve bu da bir Osmanlı eseri. Saat kulesine çıkılabiliyormuş ama biz yorgunuz, çıkmaya gözümüz kesmiyor.


Caminin hemen karşısında Hafız Ahmet Ağa Kütüphanesi (27) var. Güzel bir avlu içersinde bulunan bu yerin bakımı hala Türk bir aile tarafından yapılıyormuş. İçerisinde değerli el yazmaları var. Göz atıp çıkıyoruz. Kütüphanenin çaprazındaki imarethane de (30) Osmanlı'dan kalma.


Bu civar hareketli; hediyelik dükkanları ve cafeler yoğun. Saat kulesinin karşısında girdiğimiz dükkanlardan birisinin sahibi Türk çıkıyor, buranın yerlilerindenmiş. Türkçe konuşuyoruz, memnun oluyoruz. Burada not olarak adada 4000 civarı Türk'ün halen yaşadığını da belirtelim.

Yürümeye devam ediyoruz. Sağımızda büyük bir yapı var, şövalyeler sarayına gelmişiz, biraz da geçmişiz. Sur kapılarından birine çıkan, ağaçların gölgesinde güzel bir sokaktayız. Burada dinlendikten sonra Şövalyeler sarayına (1) dönüyoruz. Büyük, görkemli bir taş yapı. İçindeki müzeyi gezmek 6 euro. Zaman sıkıntımız var, devam ediyoruz. Saraydan çıktığımızda Ippoton (şövalyeler) sokağındayız. Bu sokak yüzyıllar öncesinde de muhtemelen aynen böyleydi. O zamana dönüyoruz, aşağıya doğru yürüyoruz.


Sokağın ortasından sağ tarafa açılan sokakta yapılan restorasyon çalışmalarına dair bilgi veren, eski ve yeni halini gösterir afişler var; Rodos'un tarihine dair de izlenim edinmeyi sağlıyor.

Antik Yunan'dan sonra Bizans dönemi ve sonrasında Kudüs'ten çıkarılan şövalyeler buraya gelmişler. Mevcut haline gelmesi Şövalyeler döneminde olmuş. 1522'de ise Osmanlılar geliyor. Büyük bir donanmayla denizden ve karadan bizzat Kanuni'nin başında olduğu orduyla 3-4 ay süren çok kanlı çarpışmalardan sonra fethedilmiş. Yirmi bin civarında şehit verilmiş. Osmanlılar sur içine yerleşmiş, kiliseler camiye çevrilmiş ve yeni camiler yapılmış. Şehir sonrasında sur dışında şu an yeni şehir denilen bölgeye taşmış. Ada 1912'de İtalyanlar'a geçmiş. Restorasyonların çoğu İtalyanlar tarafından yapılmış. Genelde cami yapılmış kiliseler tekrar kiliseye çevrilmiş. En son olarak da ada 1947'de Yunanistan'a bırakılmış. Yunanlılar'ın Osmanlı eserlerine pek de sıcak bakmadıkları görünüyor. Rodos kentinde Osmanlı eserlerinin çoğu kaderine terk edilmiş, restorasyon çalışması altında yıllardır bakımsız bir şekilde bekliyorlarmış.

Rodos'un tarihine dair bu kısa parantezden sonra bu sokakta tarihe ilişkin bir ayrıntıdan daha bahsetmek gerekiyor. Cem Sultan'ın esir olarak 5 hafta kadar yaşadığı ev (70) de bu sokakta. Herhangi bir işaret yok. Haritaya göre tahmini binanın (fransız konsolosluğu) kapısı kapalı. Biraz yukarıda küçük çıkmaz bir sokak var. Buradan Cem Sultan'ın evi olduğunu tahmin ettiğim yerin en azından dışarıdan fotoğrafını çekebildik. Sonrasında internetten iç avluya dair de bir fotograf bulabildim.



Sokağın sonunda sağda Arkeoloji Müzesi'nin (17) girişi var. Giriş sanırım 12 euro idi. Girmiyoruz devam ediyoruz.

Taş binaların arasında büyük çınar ağaçları ve gölgesinde cafeler çok keyifli, insanı çekiyor. Bu arada dondurmacıları görüyoruz, deniyor ve beğeniyoruz. Sokaklar bizi küçük bir meydana çıkarıyor. Hipokrat meydanı, ortasında küçük çeşmeli havuz ve çepeçevre cafelerle eski şehrin merkezi.


Meydana açılan sokak Sokrat sokağı ve buranın ana caddesi. Sokak boyunca kalabalığa karışıyoruz. Cafeler ve alışveriş için ne ararsanız burada var. Sokağın orta kısmında kafanızı kaldırdığınızda çok şık Ağa Cami (37) görebilirsiniz. Diğerlerinden farklı olarak bu cami restore edilmiş. Yanında çeşmesi halen akıyor. Sanırım bu da AB'nin koruma programları sayesinde gerçekleşmiş. Sokakta Türk aile tarafından işletildiği söylenen bir osmanlı kahvehanesi de var. Sokağın açıldığı ara sokaklarda çok şirin cafeler gözümüze çarpıyor. Sokak Süleyman Cami ile sonlanıyor.



Yeni şehirde de kısa bir tur atmak istiyoruz ve ilk gün 3-4 saatlik bir gezi ile eski şehir turumuzu bitiriyoruz. Eski şehrin temel noktalarını görmüş oluyoruz.

İkinci günün akşamı Lindos dönüşü yine eski şehirdeyiz. Arka kapılardan birisinin yakınına aracımızı parkediyoruz.Kaleiçinin loş, tenha sokaklarına dalıyoruz. Labirent bizi bir meydana çıkarıyor, birkaç kafe ve meydanın ortasında da restarosyonda süsü verilmiş bir cami var. Haritadan Dorieos meydanında olduğumuzu anlıyoruz. Cami ise Recep Paşa (63) Cami. Devam ediyoruz, yine tenha sokaklardayız ve bu sokaklar yine hiç beklenmedik şekilde canlı bir yerlere çıkıyor. Hedefimiz olan Sofokles meydanına ulaşıyoruz. Çok hoş restaurantlar var. Otel tarafından önerilen Nireas restaurantta yediğimiz akşam yemeğinden keyif alıyoruz. Sonrasında sokaklarda dolaşmaya devam ediyoruz, stresten ve yaşamın kargaşasından çok uzak hissediyoruz.  Platonos meydanında İbrahim Paşa Camisini de görüyoruz. Onarılmış cami sanırım buranın tek açık camisi. Platonos meydanından canlı olan sol tarafa Athinas meydanına doğru dönüyoruz. Yorgun olduğumuz için turu çok uzatmıyoruz ama aklımda kalıyor, daha geniş bir vakitte devam etmek üzere diyelim.

Recep Paşa Cami
Rodos'daki 4. ve son günümüzde toparlanıp otelden çıkıyoruz. Limandaki market-cafeye 1 euro karşılığında çantalarımızı emanet bırakıyoruz. Hareket saatimiz 5, hemen eski şehire limana en yakın kapıdan (gate of virgin) giriyoruz, 3-4 saat kadar daha buradayız. Sağ tarafa dükkanları gezerek ilerliyoruz. Evreon meydanından Hipokrat'a, oradan Sokrat caddesinden Arionos meydanına kadar yürüyoruz. Bu meydanda çok büyük bir ağacın altında kahvelerimizi içiyoruz. Ağacın adını sormuştum ama şu an unuttum. Bir yanımızda Sultan Mustafa Camisi (33) var, burası da kaderini bekliyor. Diğer yanımızdaki Mustafa Hamamı (34) halen çalışıyormuş. Bu muhteşem ağacın altında içilen kahve hatıralarıma kazınan bir keyif verdi bana.

Sultan Mustafa Cami




Dönüş yolunda şehrin tanha sokaklarını arşınlayarak geldiğimiz kapıdan çıkıyoruz.


Yeni Şehir :

İlk gün eski şehirden şövalyeler sarayının yanındaki kapıdan çıkıyoruz. Sağa aşağıya yürüyoruz, sol tarafta ana caddeye dönüyoruz. Burada mağazalar var. Ben yorguluktan her fırsatta bulduğum yere çöküyorum. Gülay ise tazelenmiş şekilde mağazalara yöneliyor. Birkaç denemeden sonra pek aradığını bulamıyor ve devam ediyoruz. Denize kadar sokaklarda doğaçlama yürüyoruz. Denize ulaştığımızda geri dönüyoruz. Cafelerin bol olduğu bir ortamda bir tane seçiyoruz ve bir şeyler atıştırıyoruz. Akşam oluyor. Pek bir yere gitme şansımız kalmıyor. Dönüşe geçiyoruz. Bir akdeniz şehrinin sevimliliğini yansıtan sokaklardayız. Yavaş yavaş kaleye kadar geliyoruz, bir taksiye atlayıp dönüyoruz.

Biz gezemedik ama şehirde görülmesi gereken yerler olarak Oniki Adalar İdare Binası, Kutlu Haber Kilisesi, Ag.Stefanos’daki Akropolis, Rodini Parkı ve Deniz Müzesi sayılıyor. Bir de Osmanlı'dan kalan Murat Reis Külliyesi ve Türk şehitliği ziyaret edilmeli.

LINDOS

İkinci gün kiraladığımız aracımızla Lindos'a doğru yola çıkıyoruz. Rodos Lindos arası 47km. Düz bir yol yaklaşık 1 saat sürüyor. Yol boyunca daha yeşil bir ortam hayal etmiştik ama etraf kıraç.

Lindos, denize doğru uzanmış bir tepenin eteklerine yayılmış beyaz evleriyle çok güzel bir görüntü veriyor. Sola aşağıya inen dar bir yola giriyoruz. Araç ve insan kalabalığının içersinde ilerlemeye çalışıyoruz. Aşağıda devasa bir ağacın etrafından dönüp tekrar yukarı çıkarken plaja ayrılan yola girmeye çalışıyoruz ama görevli bizi yukarı yönlendiriyor. Yol üstünde boş bulduğumuz bir yere park edip, aynı yoldan yaya olarak iniyoruz. Plaj biraz aşağıda ve park yerlerinde boş yer de var.
Neyse diyoruz, en azından çok geniş kumsalda boş yer bol. Yerleşiyoruz, şenzlonglar adam başı 8 euro. Güneş, kum, deniz herşey güzel. Akşama kadar keyfini çıkartıyoruz.


Toparlandıktan sonra eteğinde olduğumuz tepeye doğru tırmanıyoruz. Birazdan beyaz badanalı evlerin arasında dar sokaklardayız. Sıcakta terleyerek zirveye ulaşıyoruz. Kalenin içinde Athena tapınağı, Akropol(mezarlık), Şövalyelerden kalan yapılar varmış. Giriş 12 euro, girmiyoruz. Manzara çok güzel, keyfini çıkarıp soluklanıyoruz. Burada hoş bir cafe var, tam ihtiyacınız olan soğuk içecek, manzara eşliğinde oturacak yer sunuyor. Ama fiyatlar yüksek. Biraz dinlendikten sonra inişe geçiyoruz.



Yine beyaz duvarlar arasında daracık sokaklardayız. Aşağıya indikçe hediyelik satan dükkanlar ve şirin cafeler artıyor.


Gittikçe kalabalıklaşıyor, tırmanmak için kiralık eşeklerin terminalini geçtikten sonra son durak sabah etrafında döndüğümüz ağacın bulunduğu büyük meydan. Dondurmalarımızı altında yiyoruz ve Lindos'tan çıkıyoruz.


PLAJLAR


Rodos'da her yer plaj. Plajlar hakkında internette bolca bilgi var ve fotograflarda hepsi birbirinden güzel görünüyor. Hangisini seçeceğimize karar vermek için zorlandık. Lindos dönüşü 2 saat kadar kıyı boyunca plajları keşfetmeye çalıştık. 3. gün için tsampika plajını tercih ettik.
Burada da plajlar hakkında bir kısmı bizzat gördüğümüz, bir kısmı da internetten öğrendiğimiz bilgileri paylaşmaya çalışacağız.

Adanın doğu tarafı pek tavsiye edilmiyor, rüzgarlı olduğu için sörfçüler tercih ediyormuş. Batı tarafındaki plajlardan bazıları kendi başına sakin koylar, bazıları turistik kasabaların içinde biraz daha yapılaşmış. Rodos şehrine yakın olan plajların daha kalabalık olduğu söyleniyor ama buralarda eğlence imkanları da fazlaymış. Bunların dışında genel not olarak şunu belirebiliriz; ortam kıraç, öyle ormanlarla, ağaçlarla çevrilmiş plajlar yok. Sarı ince kumu da bir ya da iki yerde var gibi. Bunların dışında deniz temiz, güneş fevkalade, her keyfe uygun ortam var.

Elli:
Rodos şehir merkezinde yürüme mesafesinde. Görmedik ama biraz rüzgarlı olabiliyormuş.
Kalithea:
"Merkeze en yakın plajlardan biri. Deniz cam gibi. Su birden derinleşiyor." 
Faliraki:
"Burası Rodos’un en ünlü sayfiye ve eğlence bölgesidir. Kumlarında güneşlenmenin tadını çıkarabilir, plajlarında bulunan restoran ve kafelerinde leziz yemekler yiyebilir, her türlü deniz aktivitesine katılabilirsiniz. Ayrıca heyecan arayanlar için go-kart, bungee-jumping gibi bir çok spor aktivitesi de bulunuyor. "Aqua Park'ta" eğlenceli dakikalar yaşabilir ve çok meşhur olan kaplıcalarında sıcak suyun keyfini çıkarabilirsiniz."
Ladiko:
"Ladiko körfezinde 3 ayrı plaj var. Bunlardan biri Anthony Quinn Bay. Biz Anthony Quinn değil diğer tarftakilerden denize girdik. Hem oradaki ufak restoran hem de deniz çok güzeldi."
Afondou:
"Köyün plajı var. Yaklaşık 3 km. uzaklıkta. Su muhteşem, kristal berraklığındadır."
Stegna:

Agathi:
Küçük, sapsarı kumları olan bir koy. İkinci tercihimizdi.



















Vlicha:
Lindos'a gelmeden hemen önce. Yoldan görebildiğimiz kadarıyla çok çarpılmadık.
Pefki:
Pefki turistik bir kasaba. Plajı da kumlu bakımlı.
























Lardos:
Lardos da turistik bir yerleşim. Ortasında bir otel de bulunan geniş bir kumsalı var. Çok çarpıcı gelmedi.
Glystra:
Küçük, sakin, hoş bir koy. Kalın bir kumu var. Beğendiğimiz plajlardan birisi.
























Kiotari:
Otelleri, motelleri ile turistik bir kasaba da burası.
Gennadi:
Sakin, uzun bir kumsal. İnce çakıl.
Prassonissi:
"En güneyde, Ege ve Akdeniz yakalarına bakan iki güzel plajda denize girilmesini tavsiye ederim."

Lindos Plajları:
Lindos'da denize girilebilecek iki yer var. Bir tanesi ön tarafında, diğeri de arka tarafında. Arka tarftaki gerçekten en orjinal koylardan bir tanesi, St. Paul. Adını buradaki küçük bir kiliseden alıyor. Göl gibi kapalı bir kayalığın iki yakasından denize giriliyor. Biraz küçükler ama şirin görünüyorlar.

























Diğer plaj Lindos'un ön tarafında. Çok geniş, kumu ince. Deniz, liman gibi bir oluşum dolayısıyla bayağı sığ.
























Tsambika :
Ormanlık bir tepeden aşağı indiğinizde geniş bir koy olarak önünüze çıkıyor. Deniz akşama doğru biraz kirleniyor ama o saate kadar ideal. Biz sevdik, burada bir gün geçirdik. Akşam tepenin üstünde ağaçların arasında güzel bir akşam yemeği yiyebileceğiniz hoş bir mekan da var.

























DİĞER

Rodos, Lindos ve plajlar dışında neler bulunabilir? Biz otantik yerleşimleri, köyleri otelde sorduk ama pek öyle bir yer olmadığını, genelde turistik yerleşimler olduğunu söylediler.

İnternetten derlediğimiz bilgiler ise kısaca:
"HERAKİ: Şirin bir balıkçı köyü. Ahtapotlar kurutulmak için asılmış, yanyana balık lokantaları dizilmiş, doğal, küçük bir yer. Biraz daha renkli ve canlı görünüyordu resimlerde, ama gene de güzeldi. Lokal bir köy, denizi de fena değil."

"KOSKİNU: Bu köyün evlerinin kapıları ünlüdür. Bu kapılar canlı renklerle boyanmış (kırmızı, turkuaz, mavi ve sarı) ahşap veya ahşap oyma. Bu köye giderseniz, park alanında aracınızı bırakın ve dar sokaklarda yürüyün. Bu köyün güzel kapılarını görmek isterseniz yürümeye devam edin ve köyün “Geleneksel Evi”ni bulun. Burası seramik tabaklar ve dokuma kumaşlar ile dekore edilmiş. Evet, köyün en yakın plajı Reni, köye 2.5 km. uzaklıkta. Burada oteller ve kiralık odalar var. Bu köyde geleneksel bir tatlı olan “melekouni” çok meşhur. Bu köyün ev kadınları tarafından yapılıyor. Mary pastanesinde bu tatlıdan bulabilirsiniz."

"KELEBEKLER VADİSİ: Rodos merkeze 27 km. uzaklıktadır. “Filerimos” tepesinin en üst bölgesindeki antik “Lalisso” bölgesinin yanındaki “Trianda” koyundadır. Buralara giderseniz: Filerimos tepesindeki aynı isimli manastırı ve antik akropol içindeki Athena ve Zeus tapınaklarının kalıntılarını da görün, yan yanalar Ağustos aylarında Panaxia cinsi binlerce kelebek buraya gelerek vadiyi doldurur. "

"BATI: Haritaya baktığınızda Rodos merkezin batısına doğru giderken birkaç küçük kasaba var. Yazlık siteler ve otellerin olduğu bölgeler de var. Soroni’ye kadar yol iyi. Yol üstünde güzel sahiller bulabilirsiniz, ama Soroni’ye gitmeyin, hiçbir şey yok. Haritaya veya kitapçığa bakıp da daha ilerideki koyların çok guzel olabileceğini düşünüp de uzun yollar katetmenize de gerek yok. Şehirden uzaklaştıkça yollar yorucu, dönemeçli. Haritada görülen küçük bakir koylar da, açık deniz olmasından dolayı hayal kırıklığı yaratabilir. Biz Glyfada'ya kadar gittik, bir şey bulamadık."

YEMEKLER

Burada yemekler bizim damak tadımıza yakın. Zaten bir çoğu bizim mutfağımızda bulunan yemekler, hatta isimler bile sonuna bir i harfi gelmiş şekilde. Meze olarak zengin menüleri var. Dolma da menülerde olmazsa olmaz. Bunları görünce bizim kebap ağırlıklı menülerimizi yöresel lezzetlerimizle niye zenginleştirmediğimizi düşünüp dertlendim.
Yemek çeşitliliğinin yanında bayağı da mekan seçeneği var.

Kaldığımız süre içersinde bizim çok fazla deneme şansımız olmadı. Eski şehirde öğlen ve akşam yemeği için denediğimiz iki restaurantı beğendik ve önerebiliriz. Bir akşam yemeğimizi de Tsambaki'de yedik, o da iyiydi. Bunun dışında yine internette bir sürü bilgi uçuşuyor. Birçok konuda olduğu gibi biraz abartı katıldığını düşünsek de değerlendirip denemeden net bir şey denemez. Biz bir kısmını burada paylaşacağız.

Önce kendi deneyimlerimiz.
İlk gün ippodamou sokağında karşımıza çıkan ve ortamı hoşumuza giden Rustico restaurantta öğlen yemeğimizi yedik. Sebzeli musakkayı dendik, çok hoşumuza gitti.


Akşam için eski şehir çok güzel bir ortam sunuyor. Otelden aldığımız tavsiyeler doğrultusunda Nireas Restaurant'da yedik. Deniz mahsulleri, yöresel mezeler ve ortam olarak çok hoş bir yer, memnun kaldık.


Tsambika'da deniz keyfinden sonra akşam yemeğini plaj yolundaki Edem restaurantta yedik. Ortam yine çok güzeldi, zeytin ağaçlarıyl çevrili bir kır bahçesinde oturduk. Balık ve yöresel mezesel birşeyler yedik. Lezzeti de beğendik. Yemeğin üstüne ikram gelen tatlı revaniki (bildiğimiz revani) ve garsonsunun önce Yunan kahvesi olarak sunduğu sonrasında itirazımız üzerine güleryüzle Türk kahvesi olduğunu kabul ettiği kahve akşamı keyifle bitirmemizi sağladı.



Netten alıntı tavsiyelerden de bir demet verelim.

"Akşam yemeklerimizi çoğunlukla eski şehir içindeki restaurantlarda yedik ve tavsiyeler dışında dış görünümüne karar vererek girdiğimiz tüm bu restaurantlardan (Traditional Greek Restaurant Island Lipsi, Sarris (ΣAPPHΣ), Kaptanın Yeri ) gerçekten memnun kaldık."

"Adanın en iyisi ise kesinlikle Fotis (sadece benim değil, adalıların da yorumu). Çok büyük bir mekan. Adanın en spesiyal balıkçı-deniz ürüncüsü. Mezeleri çok güzel. İçi peynirle doldurulmuş kalamarını muhakkak deneyin. Tencerede midye, karides ve ahtapotunu da, eğer seviyorsanız kaçırmayın."

"Şehirde güzel bir restoran önermem gerekirse: Palia İstaria (eski hikaye) olabilir. Et ve deniz ürünlerini bir arada bulabilirsiniz."

"Afantou: Lindos yolunda. Geleneksel Yunan mutfağından, örnekler sunuluyor."

"Alexis: Sahibinin adını taşıyan bu restoren, tarihi şehrin merkezinde bulunuyor. Menüsünde: Yunan mutfağının sıra dışı yemeklerinden örnekler bulabilirsiniz. "

"Dinoris: Arkeoloji müzesinin hemen karşısında. Adanın yine en iyi restoranlarından biri. Balıkları gerçekten çok güzel yapıyorlar. Restoranın müdürü adada yaşayan Türklerden biri."

"Kontiki: Mandraki Limanında bulunuyor. Yüzer restoran."

"Aslında plajı merak ettiğimiz için girdiğimiz Stegna'da tesadüf eseri harika bir restoran bulduk. Gorgona'yı not alın. Öğle saatlerine denk gelirseniz yolunuzu buraya düşürün. "

Bunların dışında Tamam, Keresma, Kioupia , Panorama restaurant, Arhontik, Palermo, Indigo da netten devşirdiğimiz isimler arasında.

"Eski şehir içindeki ev yapımı dondurmalar gerçekten müthiş; ana kale kapısından girişte solda yer alan dondurmacıları hem fiyat hem de lezzet açısından tavsiye edebiliriz, cafelerde ki dondurmalarda aynı lezzette fakat fiyatları 3 katına çıkıyor."

Yemekler konusunda netten alıntı kısa bilgi:

fasolada: kuru fasulye
horiatiki: marul,domates ve beyaz peynir salatası
homus: humus
tzatziki: kuru cacık
kopanisti: acı biber ve peynir ezmesi.
melitzanosalata: patlıcan salatası
aginares: enginar kalbi
keftedes : köfte
spanakopita: ıspanaklı peynirli börek
dolmades: dolma
feta saganaki: sahanda kızartma peynir
garithes saganaki: sahanda beyaz peynir ve domatesli karides
ohtapodi krasato: kırmızı şaraplı ahtapot
moussaka: musakka
peperia yemistes: dereotu ve beyaz peynirle doldurulmuş biber dolması.
feta psiti: folyoda eritilmiş domatesli beyaz peynir.

KONAKLAR

Şehir merkezi ve Lindos, her ikisinde de bir sürü pansiyon, butik otel bulabilirsiniz. Lüks veya büyük bir konfor beklentiniz yoksa, bu gibi yerleri ayarlayabilirsiniz.

Philoxenia Hotel


Konum - Fiziksel Durum
Şehir merkezinin dışında mahalle arasında bir yer. Yani cazip bir ortamı yok. Ama bizim için çok dezavantaj oluşturmadı.
Otel biraz eski, ama düzenli. Odamız genişti. Odada mutfak ünitesi de bulunuyor.
Personel - Hizmet
En iyisi belki de personeldi. Aile işletmesi. Andonis ve annesi amatör bir ruh hissettirdiler. Daha adaya gitmeden maillerle verdikleri yardımı orada da sürdürdüler. Rodos'a gelmeden önce 3 gün marmariste kalmıstık, marmaristeki otel sahibi daha ilk girişte odayı bile görmeden hemen ödemeyi yapmamızı istemişti, elinde hesap makinesi saçma sapan kur hesapları yaparak bizi bekletmişti, zaten adamı daha sonra da gözlemlemiştik gün boyunca elinde hesap makinesi surekli hesap yapiyordu. Neyse bunu neden burda anlattik, ona gelelim. Rodos'daki otel sahibi Andonis ve annesi o kadar misafirperverdi ki biz bunu Marmaristeki bir Türk'den beklerdik ama roller değişmiş. Andonis otele girer girmez güler yüzle bizi karşıladı,  rodos'da gezilecek yerler , yemekler konsunda detayli tavsiyeleri bize cok yardımcı oldu. Çok memnun ayrıldık, çiçeklerle uğurlandık.
Temizlik
Temizlik iyi.
Yemek
Kahvaltıyı küçük bahçesinde yaptık. Bizim için yeterliydi . (anne her gun kek yapıyor + kasarlı tost+ cay+reçel+tereyağ) .
Fiyat
3 gece kahvaltı dahil 150 euro, gayet iyi bir fiyattı.
Diğer
Bunların dışında internet bedava.
Son Söz
Otelden memnun kaldık.
Fiyat-Performans : 7/10

DİĞER

Park konusu şehir içinde zor. Mavi çizgilerle belirlenmiş alanlara ücretsiz park yapılabiliyor. Diğer yerler ücretli, saati 1 euro.

Taksiler konusunda da otelden aldığımız bilgi, şehir içinde sabit ücret uygulandığı. Eğer çağırırsak 7 euro, duraktan binersek 5 euro. Birkaç kez kullandık, öğrenene kadar 1,2 euro kazık yedik.

Hediyelik için Sokrates sokağından yukarı çıkarken solda Türk’lerin sahibi olduğu Memali’s adlı bir dükkan varmış. Biz dikkat etmemiştik, saat kulesi karşısında bir Türk'ün dükkanına denk gelmiştik. Bunu da paylaşmak istedim.

Rodos'da Türk olduğunuz hemen anlaşılıyor çünkü Türkçe kelimelere aşinalar. Hemen bize türk dizilerinden  bahsediyorlar. Türk dizilerinin kendi dizilerinin aksine ailece izlenebilir olmasından çok memnunlar. Dizi oyuncularını tanıyorlar.

SON SÖZLER

Eski şehri sokak sokak gezmeli, tarihe karışıp kaybolmalı.

Eski şehirde bir de akşam dolaşmalı.

Adada bizden kalan eserlerin yaşamasına katkıda bulunmak için onları mutlaka gezmeli, gündeme getirmeli.

Lindos'da zaman geçirmeli. Tepeden manzara seyredilmeli.

Sıcağa dikkat, özellikle eski şehirde nemle karışarak ağırlaşan hava bayağı zorluyor.

Yemekler güzel, keyfi çıkarılmalı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder