KÜNYE
Süre : 2,5 gün
Rota : Viyana
YOL HİKAYESİ
Vizelerimiz dolmadan yakın bir yere, kısa bir gezi niyetiyle rotayı Viyana'ya çevirdik.Viyana deyince ilk aklımıza gelen klasik bir şehir ve Viyana kuşatmasıydı. Biraz araştırdık ve iki güne sığdırabildiğimiz kadarını yapmak üzere yola çıktık.
Cumartesi sabahı Ankara'dan direk uçakla 2,5 saat sonra Viyana havaalanına indik. Bizi ilk karşılayan kış oldu. Uçağın kapısına yanaştırılan çıkış tüneli donduğu için yarım saat uçakta mahsur kaldık. İçeri girdikten sonra bagajların gelmesi de yaklaşık 45 dakika sürdü.
Şehir merkezine ulaştığımızda da kar yağıyordu ve her yerde kar vardı. Otele yerleştikten sonra şehri gezmeye başlamamız öğleden sonra 1-2'yi buldu.
VİYANA
Viyana'da gezilebilecek yerlerin büyük çoğunluğu eskiden şehir surlarıyla çevrili olan merkez bölgesi ve civarında (haritada görünen bölge). Yürüyerek gezilmesi mümkün.
Çok sayıda da müze var. Bu müzeleri gezmek de çok zaman gerektiriyor. Biz dışardan görmekle yetindik.
Map from PlanetWare.com
Biz burada, görebildiklerimiz hakkında birinci elden, diğerleri hakkında da notlarımızdan alıntıları aktarmaya çalışacağız:
İlk olarak şehrin her yerinden görünen devasa katedrale doğru gidiyoruz. Stephansdom katedrali gotik büyük bir yapı. İçi ise biraz sade. Yapımı 12. yüzyılda başlayıp 1433'e kadar sürmüş. Kadetral hakkında bir not da çanının Viyana kuşatmasından kalan Türk toplarının eritilmesiyle yapıldığı.
Katedralin bulunduğu yer olan Stephansplazt meydanı Viyana'nın merkezi. Şehrin en işlek caddeleri Kartner ve Graben caddeleri buradan başlıyor. Bu caddelerde dükkanlar, kafeler, lokantalar, marketler, turistik eşya satıcıları ile aranılan her şey bulunabilir.
Şehir turu için faytonlar da katedralin köşesinde bekliyorlar.
Stephansplatz'da olduğunu ama içinde pek bir şey olmadığını okuduğumuz Mozart'ın 2,5 sene yaşadığı evi es geçiyoruz.
Kartner caddesi boyunca ilerliyoruz. Caddenin sonunda Staatsoper'ı buluyoruz. Opera binası şehrin en önemli gösteri merkezlerinden birisi. 1860'da yapılmış. Etrafında özel kıyafetleriyle bilet satanları görüyoruz. Şimdilik dışarıdan bakıp geçiyoruz.
Opera binasını geçince büyük bir bulvardayız. Burası şehri çevreleyen surların 19. yüzyılda yıkılmasıyla yapılan bulvar. Üzerinde şehrin önemli binaları bulunuyor. Şehir turu için bayağı bir kolaylık.
Bulvarda sağa dönüyoruz. Göethe heykelini görüyoruz ve sonrasında büyük bir bahçeye giriyoruz. Ağaçlar ve kar çok güzel görüntüler oluşturuyor. Burası Hofburg sarayının arkası ve Albertina ile çevrilen Burggarten.
Bu arada güzel sanatlar müzesi Albertina'ya da uzaktan bakıyoruz ve bahçeden çıkıyoruz.
Albertina önden görünüş |
Bulvarda devam ediyoruz. Solumuzda birbiriyle karşı karşıya büyük ve çok güzel iki bina var. Bir tanesi sanat tarihi müzesi (Kunsthistorisches Museum) ve diğeri doğa tarihi müzesi (Natural History Museum). Edindiğimiz bilgilere göre Doğa Tarihi Müzesi'nde 8700 metrekarelik alanda 30 milyon obje sergileniyormuş. Sanat tarihi müzesi de dünyanın en önemli koleksiyonlarını barındıran büyük bir müze.
Sanat konusunda bizim gibi çok derin olmayanlar için doğa tarihi müzesi daha çekici ama muhtemelen gezmesi bütün bir günü alır.
Müzelerin arası ise ortasında heykeliyle Maria Theresien(ülkenin kadın hükümdarı) meydanı.
Bulvar üzerinde yürümeye devam ediyoruz. Solumuzda parlemanto binası yine hoş, gösterişli bir bina. İçine giriyoruz. Kimse birşey sormuyor, çok da oyalanmadan çıkıyoruz.
Devam ettiğimizde paten kayan insanları görüyoruz. Solumuzda ihtişamlı bir yapı var, Viyana belediye binası (rathaus). Önündeki alan çok kalabalık. Çoluk çocuk burada paten kayıyorlar. Küçük büfelerde yiyecek, içeçek satılıyor. Herkes çok keyifli görünüyor.
Belediye binasının karşısında da büyük gösteri merkezlerinden bir tanesi Burg Theater var.
Yürümeye devam ettiğimizde önce üniversiteyi geçiyoruz ki burası da diğer bütün mekanlar gibi tarihi bir yapı. Sonrasında karşımızda yine çok büyük, görkemli bir katedral çıkıyor, Votiv katedrali. Restorasyon olduğu için içine giremiyoruz.
Yürüşüyümüz 3-4 saat kadar sürüyor. Geldiğimiz bulvarın paralelinden dönüşe geçiyoruz. Rota biraz sapıyor ve Viyana mahallelerinde az kaybolarak serbest yürüyüş yapıyoruz. Ortalık çok sakin. Hava kararmadan dönmek için halkla diyaloğa giriyoruz. Yol sorduğumuz insanlar bayağı yardımsever, gayretli bir şekilde yol tarif ediyorlar. Gülay, su koyvermek üzereyken bulvara paralel caddeye çıkabiliyoruz.
Çıktığımız noktada bir diğer büyük gösteri binası, Volkstheater var. Hemen geçince Museum Quarter. Museum Quarter, Leopold Müzesi, Ludwig Vakfı Viyana Modern Sanatlar Müzesi, Zoom Çocuk Müzesi, Viyana Dans Stüdyoları, Viyana Mimarlık Merkezi gibi bir çok kültür ve sanat merkezini içeren bir alan. Kafeleriyle çok canlı bir yermiş. Biz içinde biraz dolaşıyoruz, mevsim dolayısıyla burası da sakin.
Tekrar bulvara doğru gidiyoruz. Bu sefer Hofburg sarayının önünden geçiyoruz. Burası hanedanın kışlık sarayı. İçersinde Franz Joseph'in eşi Elizbeth'e dair Sisi Müzesi bulunuyor. Bir tarafta saray, karşıda da peri masallarından bir görüntüyle Rathaus'u seyrediyor ve sarayın şehre açılan kapısından akşama ve kalabalığa karışıyoruz.
Çıktığımız sokakta biraz ilerleyince Demel yazısını görüyoruz. Notlarımız arasında olan bu kafeye karşımıza çıkmışken hemen giriyoruz. Ünlü sacher torte ve melange kahvesini burada deniyoruz. Sacher torte niye ünlü anlamak zor, melange de özel değil. Biraz dinlendikten sonra günü tamamlıyor, otele dönüyoruz.
İkinci gün ilk hedefimiz saraylar.
Schönbrunn sarayına gitmek için metroyu kullanıyoruz (U4 hattı). Saray durağından bir sonraki durakta iniyoruz ve buradaki Wüstenhaus kapıdan giriyoruz. Sarayı kraliyet ailesi Habsburglar yazlık saray olarak kullanmış. Yapımı 1749'da tamamlanmış ve Avrupa'nın en büyüklerindenmiş.
Aşağıya iniyoruz, solumuzda labirentin levhalarını görüyoruz. Çok ilgi çekici görünüyor ama kapalı olduğuna kanaat getiriyoruz ve saraya ilerliyoruz. Saray binasında çocuk müzesi, imperial carrige müzesi ve saray ana binası olmak üzere birkaç müze var. Bilet için de farklı seçenekler mevcut. Imperial tur 10,5 euro ve sarayın büyük bir bölümü (22 oda)gezilebiliyor. Grand tur ise 13,5 euro ve bütün saray (40 oda) gezilebiliyor. Hofburg sarayındaki Sisi müzesini de içeren son seçenek ise 23,5 euro.
Biz çıkışa kapısına doğru devam ediyoruz. Sağımızda bir cafe var ama biraz pahalı gibi görünüyor, devam ediyoruz ve girişte bulduğumuz cafede birşeyler atıştırıp dinleniyoruz.
Beldevere sarayını da dışardan da olsa görmek için harekete geçiyoruz. Elimizdeki rehberle çabuk adapte olduğumuz toplu taşım araçlarını kullanıyoruz.
Beldevere, Habsburg generallarinden Prens Eugene'nin yazlık konutuymuş. Ortasında havuzuyla ön bahçesini geçince üst saray binası karşılıyor ve arkasında daha büyük bir bahçe alt sarayla sonlanıyor. Saray binalarındaki müzeler özellikle Gustav Klimt'e ait tablolarıyla ünlüymüş. Girişlerde yine değişik kombinasyonlar var ve ücretler 20 euro civarı.
Hava biraz kötü. Alt saraya inmiyoruz. Üst saray binası etrafında dolaşıp, hediyelik eşya bölümüne uğrayıp dönüyoruz.
Tekrar şehir merkezinde opera binasının önündeyiz. Akşam için bilet bulmaya çalışıyoruz. Kış sezonu da olsa biraz geç kalmışız. En azından salonun atmosferini görmek, yaşamak için 7-8 euroluk biletlerden alarak ayakta izlemeyi düşünüyoruz. Ama burada öğrendiğimiz kadarıyla bunun için 1-2 saat önceden gelip sırada beklememiz gerekiyormuş. Sonrasında 3 saat kadar gösteri için ayakta kalacağımızı da hesap ederek vazgeçiyoruz.
Önce akşam yemeğimizi yine adını çokça duyduğumuz Figlmueller'de yiyoruz. Sonrasında otele dönüyoruz ve sabah konuştuğumuz gösteriye 40 euro ödeyerek bilet alıyoruz. Gösteri Kursalon'da, 20:30'da. Burası Stadtpark içersinde gösterişli, küçük bir tarihi yapı. İçersinde bir de restaurant var. Johann Strauss 1868'de ilk konserini burada vermiş.
Küçük bir salonda, küçük bir orkestra Strauss ve Mozart parçalarını çalıyorlar. Arada vals ve opera örnekleri serpiştiriliyor. 1,5-2 saat kadar keyifli vakit geçiriyoruz. Büyük gösteri merkezlerindeki atmosferden uzakta olduğu kesin ama hiç yoktan iyidir.
Burada gösteriler için öğrendiğimiz kadarıyla bir kaç not da düşelim:
Viyana'da çok sayıda gösteri şansınız var. Ama birçoğu küçük salonlarda, herşeyden biraz mantığıyla turistik. Yukarıda da saydığımız 3-4 büyük merkez tercih edilmeli. Gösteriler akşam 8 gibi başlıyorlar. Ücretler genelde üç kategoride, 80 euro civrından başlayarak aşağıya doğru iniyor. Sokaktaki satıcılardan alıyorsanız, her dediklerine inanmayın ve pazarlık yapın. Yine küçük salonlarda kategorilerin çok önemi yok, en azından bizim için biraz arkada biraz önde olmanın haricinde bir farkı yoktu.
Son günümüzde öğleye kadar vaktimiz var. Şehir merkezinde hediyelik alışverişlerimizi yapıyoruz.
Viyana'yı tanımaya çalıştığımız geziyi bitiriyoruz. Biraz yüzeysel ve yavan da olsa Viyana'da güzel 3 günü ve kışı yaşıyoruz.
Schönbrunn sarayı bahçesinden |
Notlarımız arasında olan ama bizim vakit ayıramadığımız yerleri de kısaca burada listeliyoruz:
St. Peter's Church: Şehir merkezinde, sadece önünden geçiyoruz.
National Library : Şehir merkezinde Hofburg sarayı ile Albertina arasında.
Spanish Riding School : Atlı gösteriler izlenebiliyor. Şehir merkezinde Hofburg sarayı ile Albertina arasında.
Viyana Müzesi - Time Travel Vienna : Viyana'nın tarihini anlatıyor. Kentin tarihi Roma öncesi ilk kurulan yerleşimlerden itibaren anlatılıyor. Türk kuşatmasıyla ilgili objeler de sergilenenler arasında.
Naschmarket : 'Viyana'nın en ünlü açık hava pazarı. Sebze meyveden baharata, kahvaltılıktan çikolataya kadar çok çeşitli ürün bulmak mümkün. Naschmarkt'ın hemen yanında ise sadece cumartesi günleri kurulan bitpazarı Flohmarkt var. Buradaki satıcılar arasında çok sayıda Türk bulunuyor. Gerçekten ilginç parçalar bulmak mümkün ama fiyatlar ucuz değil.'
Kunsthaus Wien ve Hundertwasser: İlginç mimariye sahip evler ve müzesi.
Kahlenberg (Viyana Ormanları) : Viyana'ya hakim tepeler. Viyana'yı kuşatmış Türk ordusuna saldırı buradan düzenleniyor.
Museum of Military History : Özellikle kuşatmaya ve Türklere ait eserleri görebileceğiniz müze.
Historic Center of Vienna :
Karlsplatz ve Karl Kilisesi:
Imperial Treasury müzesi:
Capuziner Crypt : Kraliyet ailesine ait mezarlar.
House of Music :
Türkenschanzpark : Şu an park olarak kullanılan bu yere Türkler mevzilerini kurmuşlar.
KONAKLAR
Eski surların içi ve civarındaki oteller ulaşım açısından çok uygun. Daha dışardaki oteller için de toplu taşım araçları sayesinde ulaşım sorunu yaşanacağını sanmıyorum.
Hotel Am Parkring
Viyana'da 5 Shick otelinden bir tanesi.
Konum - Fiziksel Durum
Konumu çok iyi; şehir merkezinde Stadtpark'ın yanında. Bütün bina otele ait değil, binanın 11-13 katlarında, ama sorun oluşturacak bir durum olmadı. 13. katta kaldığımız odanın manzarası ise aşağıda, mükemmel.
Odamız şıktı, yeterli genişlikteydi, kocaman bir de teras balkonu vardı.
Personel - Hizmet
Olumlu. Odaya istendiği takdirde çay, kahve yapabileceğiniz teşkilat da ücretsiz getiriliyor.
Temizlik
Odaların ve otelin genel temizliğinde gözümüze çarpan olumsuzluk yoktu.
Yemek
11. katta manzaralı bir salonda yeniyormuş ama biz uğramadık.
Fiyat
Oda fiyatı 2 gece için 200 euro.
Diğer
Ücretsiz internet.
Son Söz
Fiyat-Performans : 6,5/10
otelden şehir manzarası |
YEMEKLER
Viyana'da şnitzel, scaher torte pastası ve melange kahvesi denenmesi önerilen yiyecek-içeceklerin başında geliyor.Sacher torte için önerilen adresler, Cafe Sacher ve Cafe Demel. Biz Demel'de denedik. Yukarıda da yazdığımız gibi bu pasta bize bişey ifade etmedi. En iyileri buysa gerisini zaten düşünemiyorum.
Şnitzeli de adı çokça geçen Figlmueller'de denedik. Güzel ama özel olmayan bir yemekti. Patates salatası ve denemek için verdiğimiz tavuk sarmayı daha çok beğendik. Yemeklerin dışında bizim bölüme servis yapan garson feleketti; asabi, bir an önce yiyin ve gidin havasındaydı. Bu yüzden de bence burası artık doymuş, başka yerler denenmeli.
Bunun dışında şnizelin iki versiyonu olduğunu (domuz ve tavuk) öğrendik, dikkat edilmeli.
Hediyelik olarak satılan mozart çikolata da bizim pek ilgimizi çekmedi.
Bizim tecrübemiz bu kadar. Notlarımızda olan birkeç alıntıyı da aktararak bitirelim:
'Cafe Central, müdavimi olan Troçki'yle, Cafe Landtmann ise Freud'la övünmeyi sürdürüyor.
Tarih kokan bu eşsiz cafe'lerin dışında Aida, Cafe de l'Europe, Cafe Einstein gibi zincirler ve Florianihof gibi ara sokaklara saklananlar da kendilerine yer bulabiliyor.
Cafe Mozart ve Hofburg Sarayı'nın içinde, Sisi Müzesi'nin hemen altında bulunan cafe ise en merkezi yerde olmaları açısından turistler tarafından en çok ziyaret edilenleri.
http://viyanagunlugu.blogspot.com/2012/04/viyanann-kafeleri-kahveleri.html'
Pizzeria Osteria : Türklerin işlettiği bir pizzacı. da Giovanni Sigmundsgasse 14, Viyana 1070
Five Senses : Kahvaltı için not almışız. Praterstrasse 20, Viyana 1020
Dom Beisl : Snitzel için not almışız. Schulerstrasse 4, Viyana 1010
Stadparkın içinde Steirereck.
ULAŞIM
Çoğu yer zaten yürüme mesafesinde.Bunun dışında toplu taşım çok gelişmiş. Metro ve tramvay hatları ile ulaşım sorunu yok.
Biz havalanından aldığımız biletlerle donanmıştık. Havaalanı-şehir merkezi arasında çalışan tren için gidiş geliş kişi başı 18 euro ve 2 günlük toplu taşım bileti için 12 euro verdik. Özellikle 2. gün toplu taşım araçlarını bolca kullandık. Toplu taşım biletlerini bir yerde göstermemiz de gerekmedi, herhalde kontroller dışında kullanılmıyor.
TARİH
Viyana kuşatması bizim için olduğu kadar Avrupa tarihi için de önemli. Hatta onlar bizden çok daha fazla önem veriyorlar. Ciddi bir tramva yaşamışlar ve galibiyetleri de çok büyük bir heyecana yol açmış.
Bu önemli tarihi olayın hikayesi de öncesi ve sonrası da bilinmeli. Bu konuda ilk fırsatta daha geniş bilgilenme ve paylaşma niyetindeyim.
Viyana'yı gezerken bu tarihi de dikkate alarak gezmek gerek. Biz bu sefer yapamadık ama bir dahakine mutlaka diyorum.
SON SÖZLER
Schönbraunn bahçelerinde kış manzaraları enfesti.Bu şehirde bir akşam klasik müzikle bitirilmeli.
Rathaus canlı ve heyecanlıdı.
Şehrin merkezinde korunan tarihi doku, mimari güzel bir atmosfer. Keşke biz de biran önce bu bilince erişsek.
Otelden şehir ve kış manzarası çok keyifliydi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder