KÜNYE
Süre : 3 gün
Rota : San Francisco
YOL HİKAYESİ
SAN DIEGO'DAN SAN FRANCISCO'YA
Öğlene doğru San Diego'dan yola çıkıyoruz. Molasız Los Angelas'a 2 saat, oradan San Francisco'ya yaklaşık 7 saat sürecek uzun bir yolumuz var. Yorgunluğumuzu üzerimizden atamadık, Gülay uyuyor, ben de zorlanıyorum. Los Angelas'da başladığımız yer olan Long Beach'e kadar yeni bir şey yok. Buradan sonra otobandan gitmeyeceğiz, bütün yorgunluğumuza rağmen okyanus kıyısındaki yolu deneyeceğiz.
İlk durağımız Santa Monica. Pırıl pırıl bir hava ve pırıl pırıl bir şehir. Otellerin sıralandığı yol kenarında park ediyoruz. Park cihazlarını da ilk kez kullanıyoruz. Biraz bozukluk atıyoruz ve 1 saat kadar sorun yok. Burası okyanus manzaralı ama okyanusa ulaşmak için aşağıya inmek gerekiyor. İniyoruz ve yine devasa uzunlukta ve genişlikte bir kumsaldayız. Solumuzda okyanusa uzanmış rıhtımı görüyoruz ama uzakta. Biz yalınayak okyanusa ulaşıyoruz ve suyla buluşup dönüyoruz. Park ettiğimiz yerden 5-10 dakika devam ettiğimizde şehir merkezindeyiz. Arabayı yol kenarına parkedip paralel caddeye, 3.caddeye çıkıyoruz. Alışveriş mekanları ve cafeleriyle bu cadde şehrin merkezi. Biraz dolaşıp, bir yunan restoranında yemek için mola veriyoruz. Bizim kebaplar, yemekler ve tatlılar burada yunan yemeği olarak sunuluyor. Menüde baklava, musakka falan aynen yazılmış. Baklava Türk mutfagi değil mi diye soruyoruz, aldığımız cevap "herkesin baklavası var, Mısır'ın Rusya'nın bile". Kızıyoruz ama özlemişiz, burada yiyoruz yemeğimizi.
![]() |
santa monica |
Bir sonraki durağımız Santa Barbara oluyor. Çok güzel bir yer, belki de sahil boyunca gördüklerimizin arasında en güzeli burası. Arabadan iniyoruz ve biraz dolaşıyoruz sahil boyunca.
![]() |
santa barbara |
SAN FRANCISCO
Yorgunluk hat safhada ve saat gece 2. San Francisco sırtlarından aşağıya doğru iniyoruz. Yağmur var, her yer sakin. Yine oteli bulana kadar şehir içersinde biraz uğraşıyoruz. Otelin olduğu bölgede yollar dar, arabayı parketme şansı yok. Oteli buluyoruz, parkına girmek için ters yöne dönerek hemen parka giriyoruz. Bir anda parlak bir ışık yanıyor ve pusudaki polis peşimizden parka giriyor. Bu yorgunluğun üstüne otel yerine karakola gitmek mi var kaderde? Polis yanımıza geliyor, arabadan çıkmıyoruz. Yarım yamalak ingilizce anlatıyoruz birşeyler. Anlıyor yabancı olduğumuzu ve affediyor bu seferlik :) Yanımıza gelen park görevlisi de yardımcı oluyor ki o da bir Türk. Arabayı yakındaki bir otoparka parkediyorum. Sabah erken kalkıp arabayı bırakmam gerekiyor. Önce depoyu boş olarak bırakmayı düşünüyorum ama bu şekilde daha pahalıya geldiğini öğrenince benzin doldurmaya gidiyorum. San Francisco merkezinde yakıt istasyonu da bulamıyorum. Rasgele dolaşırken şehrin dış mahallelerinde bir tane buluyorum ve gidip biraz uyumayı düşünürken bu sefer de trafikte takılıyorum. Yollar kapalı, Obama bugün buradaymış. 10 dakikalık yolu gitmem bir saatten fazla sürüyor. Arabayı burada kullanmama kararının isabetli olduğunu anlıyorum. Nihayetinde arabayı veriyorum. Yorgunum ama San Francisco'yu gezmeye hazırım.
Otelden çıktığımızda gecenin kasvetinde dolandığımız bu yerlerin şehrin merkezi bir bölgesi olduğunu anlıyoruz. Birkaç adım ilerimizde Union Square var. Küçük bir alan, ama binaların arasında bir nefes aldırmış. Hava serin, caddeler kalabalık. Kalabalığın içersinde yürüyoruz. Alışveriş mekanları bol. Yüksek binalar arasındayız. Şehrin yıllanmış bir havası var, eski ama oturmuş. Önce yakındaki china town'da dolaşıyoruz. Çok cazip gelmiyor. Şehir içersinde yürümeye devam ediyoruz.
![]() |
square union |
![]() |
alcadraz |
![]() |
golden gate köprüsü |
Son günümüze yine iyi bir kahvaltıyla başlıyoruz. Biraz alışveriş ve yine zenci elemanların dansını seyrettikten sonra artık dönüş zamanı. Taksiyle havaalanına gidiyoruz.
Uçakla Londra üzerinden aynı uzun yolculuğu yaparak İstanbul'a iniyoruz.
Memleketimizi seviyoruz. İlk gördüğümüz yerde kebap yiyeceğiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder